Yenilgi ertesi gericilik dönemlerinin devrimci hareketlerde yol açtığı bazı olumsuz özelliklerden hep söz edilir. Bu konuda gerçekten işe yarar bir fikir, şu soruların sorulması ve cevaplandırılması ile oluşturulabilir.
Bu genel sonuçlar bizde ne ölçüde ve ne gibi özel sonuçlarla birlikte görünüyor, ortaya çıkıyor?
Bunalım bizde kendini dışa nasıl, hangi biçimlerde vuruyor? Neden?
Bugün yaşanan bunalımın ne kadar yapısal ne kadarı dönemseldir?
Bu sorulara verilecek cevaplar
Mevcut durumda yapılması gerekenlerin
Muhtemel gelişmelere karşı alınacak önlemlerin, neler olması gerekeceğinin belirlenmesinde önemli rol oynar!
Yani bunalımdan çıkışta gerekli unsurlardan biridir. Bur da bir önemli nokta var: Biliyoruz ki bugünkü bunalımın gerek dünden gerek bugünden gelen bazı objektif nedenleri var. O halde bu bunalımdan çıkışın tek çaresi bu nedenlerin yada objektif durumun değişmesi midir? Böyle düşünmek boyun eğmeci bir tutum olur. Her ne kadar objektif koşullar belirleyici bir rol oynuyorsa da bunalım bu koşullarla aşılabilir ve bu koşulların değişmesi de bir ölçü bunalımın aşılmasına bağlıdır!
Baştaki sorunlara dönelim. 1905-1907 dönemi Bolşeviklerin tecrübesi genellikle örnek seçilir (Gerçi bu dönemin gerçek gelişmeleri bizde pek iyi bilinmiyor ve ne hikmetse diğer ülkelerin tecrübeleri ile ilgilenilmez!) Halbuki o zamanın Bolşevikleri ile bizim aramızda epeyi fark var. Örneğin onlar 1903’ten 1905’e geldiler teorik-siyasi birlikleri oldukça fazlaydı ve onlar savaşıp yenildiler! Onlar bolşevikti!
Neler yapmışlardı 1905’e kadar? Narodniklerle başta olmak üzere Marksizm içi ve dışı oluşumlarla hesaplaşmış, uluslararası hareketin bir parçası haline gelmiş ülkelerini incelemiş, uzun bir örgütsel sorunlarının tümünü hemen hemen çözmüşlerdi. Gerçek sorunlar üzerinde ayrıntılı tartışmalardan geçmişlerdi! Rusya’da kapitalizmin gelişmesi, Halkın Dostları, Marksist felsefenin temel meseleleri, Ne yapmalı? Ve Bir adım ileri iki adım geriyi yazdıran bir süreç yaşamışlardı. 1905’e böyle girdiler! Biz? Aslında hiçbir sorunumuzu ciddi olarak tartışmış bile değildik seksene girerken! Onlarda belki daha önce tartışılmış bu sorunlar yeniden tartışıldı ama bizde-tartışıldığı(?) kadarıyla bu sorunlar yeni tartışılıyor!
Bir önemli nokta daha var: Çarlık Rusya’sının sosyal yapısı ile bizim sosyal yapımız arasında benzerlikler var herhalde ama bunun yanında önemli bir fark ta var. Çarlık Rusya’sı asyai bir despotizmle yönetilen geri bir toplumdu, ama bolşevikler Avrupa idi, bizim toplumumuzda aşağı yukarı öyle ama bizde asyaiyiz.
Analoji bazen bir durumun anlaşılmasında yararlı bir yoldur. Bununla birlikte insanın çok kolayca yanılmasına da yol açar. Bugün bizim işimize yarayacak olan 5-7 dönemi ile 80 arasında analojiler kurmak değildir, bize gerekli olan diğer tecrübelerle birlikte dönemlerin karşılaştırmalı analizidir! Ancak böylelikle bugünkü durumumuzu daha iyi anlayabiliriz. Anlayabiliriz ki; Bolşeviklerde neden felsefe, bizde ise ahlak güncel!
Dikkat merkezinin yer değiştirmesi, bir ölçüde bunalımdan kaynaklanıyor. ve göstergesidir. Yayın organlarında, hareketlerin birbirleri ile ve içleriyle ilgili konular ve bu konulardan da özel olarak örgütsel ve kişilere ilişkin konular giderek daha çok yer almaya ve ilgi çekmeye başladı. ve artan ölçüde sürüyor. Bu; içe kapanma hem bunalımın tipik sonucu, göstergesi ve hızlandırıcısıdır.
Bir kaç örnekle şu ikili faktör
Burjuva güçler arasındaki çekişme
Hapishanelerdeki direniş bir ölçüde dikkatleri topladı.
Denile bilinir ki ; devrimci hareketin dikkati bugün iki karşıt çekişmenin etkisi altında . Genelde tam istikrarın sağlanmamasının dışa, yenilginin içe kapanmaya çekişi. Bu gerilemenin sonuçları kimilerine belki ikili görevleri birleştirmek olarak görünüyor.
Bunalımın önemli bir parçasını oluşturan içe kapanma hareketimizde kendini böyle gösteriyor.
Aslında her şeyden önce şu ‘yenilgi’ ve ‘bunalım’ sözcüklerin içini özenle doldurmak gerekli. Tıpkı direniş kavramı gibi ve daha başka bir çok kavram gibi. Bu kavramların da her işine gelenin canın istediği gibi kullanması en önemli tehlikelerden biridir.
Bunalımın kronikleşmesinin önünün alınması ve bir yenilenmeye yol açabilmesi en önemsiz ayrıntılara dahi özen göstererek, nüve halinde bile olsa belirtilerinin titiz bir şekilde incelenmesi ile sağlanabilir ancak.
Ama herhalde hareketlenmenin arttığı bir dönemde içe kapanma, günün görevlerinden bir kaçışın ifadesiydi. Bağımsızlık süreci kendi içinde devrimci hareketin yaşadığı süreci bir kez daha yaşadı. Bir arayıştan ‘kitleselleşerek’ve kalite kaybına uğrayarak adım adım yerleşti.
Bu dağılma ve çözülme sürecinin durdurulması ve yeniden bir canlanma ve yükseliş sürecine döndürülmesi için, dağılma çözülmenin nedenleri ortaya çıkış koşullarını gözeten bir müdahale gerekir.
Aydılar teması giderek ön plana çıkıyor, neden? Eskiden aydın(?)lar kitleleri tartışırlardı, şimdi kitle bağları kopunca aydınlar birbirini tartışmaya başladı. Bu eğilimin kitleler kendini tartışmanın gündemine aldırana kadar sürmesi beklenir. Bu tartışmadan uzun boylu bir sonuç çıkmayacağı belli olmakla birlikte varsın sürsün.
Bugün hareketimiz çok güç koşullar altında varlığını koruma ve gelişme çabasındadır. Bu çalışmanın nasıl sonuçlanacağı halkımızın geleceği bakımından orta vadede büyük önem taşıyor. Eğer bu dağılma, çözülme durdurulamazsa yarın bugünden çok daha güç olacaktır. Güçlüklerin aşılması için gösterilecek çabalar boşa gitmemiş olacaktır.